Zelenski, kendisine yöneltilen “Putin’le aynı masaya oturur musunuz” sorusuna “Eğer ABD ve Avrupa bizi yanlız bırakmayacaksa otururum” diye yanıt veriyor. 1991’den bu yana Ukrayna’da -özellikle Batı yanlısı olanyönetimlerin başlıca iki korkusu vardır: Birincisi, dünyadaki büyük güçlerin, Ukrayna’yla ilgili konuları Ukrayna’ya danışmadan kendi aralarında görüşerek halletmesi (Trump’ın Putin’le görüşmeye başlayacağını söylemesi, Ukrayna’daki bu korkuyu canlandırdı). İkincisiyse Batılı ülkelerin Ukrayna’yı Rusya karşısında yüz üstü bırakması. İşte Zelenski’nin röportajdaki ifadeleri, bu kaygıyı gözler önüne seriyor. Oysa savaşın ilk iki yılı öyle miydi? 2023’e girilirken Kiev’deki yılbaşı ağacına “Ukrayna’ya destek veren ülkelerin” bayrakları iliştirilmişti. Batılılar, Ukrayna’yı sırf Ukrayna olduğu için desteklerdi.
İŞGAL ALTINDAKİ TOPRAKLAR
Zelenski’nin bir diğer demeci ise Rusya’nın işgal ettiği bölgelerin akıbeti hakkında. Zelenski buraların, Rusya’nın zayıflaması halinde Ukrayna’ya döneceğini söylüyor. Geçen yıl bu sıralar Rusya işgal ettiği bütün topraklardan çekilmeden müzakere yapılmayacağı söylenirken sonradan bu, Rusya’nın 2022’den itibaren işgal ettiği topraklarla sınırlandırılmıştı. Şimdiyse gerek 2014’te gerekse 2022’de işgal edilen toprakların kaderi, Rusya’nın zayıflayacağı zamana yani belirsiz bir geleceğe bırakılıyor. Dahası muhabir, Zelenski’ye, “Kırım’da, Mariupol’de Ukrayna bayrağını görecek misiniz” diye soruyor, Zelenski de “Evet, ben buna inanıyorum” diyor (daha 46 yaşında olan devlet başkanının ömrünün bunu görmeye vefa edip etmeyeceği bile röportaja konu olmuş yani).
ALGILAR EVRİLİYOR
Durumu daha da karamsarlaştıran, aslında Ukrayna yönetiminin Batılılara kendi doğal kaynaklarını teklif etmesi. Zelenski’nin geçen yılın sonbaharında açıkladığı “Zafer Planı”nın dördüncü maddesi, Ukrayna’nın yeraltı zenginliklerini Batılı ülkelerle birlikte kullanmayı teklif ediyordu. Ukraynalı uzmanların da dikkat çektiği üzere Zelenski, bu maddeyle aslında seçimleri kazanma ihtimali giderek artan ve faydacı çizgisiyle bilinen Trump’a göz kırpıyor, onun desteğini de güvenceye almak istiyordu. İşte Trump, geçen hafta Ukrayna’nın doğal kaynaklarına ilgisini açıkladı. Ukrayna’daki bazı çevreler de Trump’ın bu şekilde Ukrayna’ya ilgisinin uyandırılmasından memnun. Bu çevrelerin söylemlerine bakınca insan nereden nereye gelindiğine şaşıyor: Savaşın ilk bir buçuk yılında, Ukrayna’nın önemli bir kısmında, Batı’nın Ukrayna’yı Ukrayna olduğu için desteklediği algısı egemendi. Sonra bunun yerine “Batı, bizi destekler çünkü biz Avrupa medeniyetini Asyalı istilacılara karşı savunuyoruz” söylemi egemen oldu. Veya bunu daha düzgün ifade edilmiş hali, “Biz dünya demokrasisini diktatörlüklere karşı savunuyoruz” sözüydü. Şimdiyse “Batılılara somut çıkarlar sunalım ki destek devam etsin” noktasına gelindi.
Yazıyı Ukraynalı eski milletvekili ve ilk başsavcı (1991-1993) Viktor Şıkin’in Ukrayna’nın Silski Visti (köylü haberleri) gazetesince alıntılanan sözüyle bitireyim: “Ukrayna’nın devlet egemenliğini kaybetmesi konusunda iki tehlike var. (Birincisi) Moskova’nın bütün Ukrayna topraklarını istilası ve (ikincisi) bizim doğal kaynaklarımızın sömürülmesi amacıyla Ukrayna üzerinde yavaş yavaş br sömürge idaresinin kurulması.” Ukrayna, gerçekten bu çifte tehdidin arasına sıkışmış durumda. Eski başsavcının sözlerine fazla bir şey eklemeye gerek yok.
More Stories
Kitap dergisi yılın en iyi kitaplarını seçti
Almanya’nın Hamburg Havalimanı’nda grev nedeniyle tüm uçuşlar iptal edildi
Alevi sivillerin yoğun yaşadığı Lazkiye ve Tartus’taki çatışmalara yönelik Colani açıklaması: Mevcut kriz kontrol altında, toplumsal barış korunmak zorunda